Yüce Mevlamızın en büyük dünya Ahret ikramlarından biri de islam dini mensubu doğup, yaşamda olmamızdır.Bu ikram dünyada ki her kula nasip olmayan bir hal.
İşte bunun değerini bilip anlamak başarı sayılır. Bununla da bu dine mensup olan her kul, Mevlasına şükretmeli, değerini iyi bilmeli.
Evet bu dünyaya islam dininin bir mensubu olarak müslüman yaşayan kullardan biri idim “idik”.. Her müslüman kişinin ilk kabul edeceği şey de İslamın beş şartını kabul görüp ,ömrü boyunca bu islamın şartlarına ilkelerine uyup, vaktine göre zamanına göre islamın şartlarını eda etmesini bilmeli.Sanıyorum her mümin insan da bunları bilmektedir.
Ben ve ailem de mümin olmanın guruyla bu dünya rızkından rızıklananlardız.Yüce Mevlaya bin kez şükürler olsun ki,elimizin erip,dilimizin döndüğünce,ve ilmimizin ve bilgimizin dahilinde aklımızın erdiğince de islamın şartlarını eda etmeğe çalışan, islam yolunda giden kullardan idim,”idik”.
Bu günkü halimle yaşamın çoğunu tüketmiş geride kalanı da hora geçer bir halde yaşamaya çalışanım. Elbette dünya ahvalinin eksisi artısı sağı solu bir yönüyle günlük yaşam içinde karşı karşıya idim.
Elbette dünyada bir çok önemli değerli unsurlarla karşı karşıyayız.Birincisi Allah- ın ihsanı olan sıhhati idame ettirmek.Sıhhati sağlığı korumak.Yaşamın devamını sağlamak içinde öncelikle rızkımı”rızkımızı” helalinden kazanmak.Hayatın gelişimi olan gerekimsimleri de yerli yerince yerine getirmek.İşte bunların arasında da islam dinimizi yaşayaıp ibadetlerimizi eda etmekti
İşte bu dünya telaşında,her kulun kendi biçiminde hesabı kitabı vardır.Bu hesabı kitabı herkes kendi durumuna göre hareket edip sıralamasını yapar bitirmesini bilir.
Ve zamanın su gibi geçişiyle hac farizamız bu yıllara kadar kalmıştı. İster ailem ister kendim bu noksanlığı an be an yaşıyorduk.Sanıyorum biraz da dünya temahı(!) veya biraz da zamanın gelişini değerlendirmek uğruna vazifemiz bu zamana kalmış olabilirdi.
En önemlisi ne kadar emel niyet olursa olsun, nasip olmayınca olmuyormuş kaidesi başta geliyordu. Demek ki nasip bu yılmış hac’ca gitme fırsatını yakaladık ve gittik. Şükürler olsun.
Ve her şeye göz yumup,her şeyi geriye atarak,İslamın beşinci Farzın eda etmek için nasibe niyete uyup paçaları sıvadık. Bu nasibe de şükretmek gerekiyordu.
Büyük milli kuruluşumuz olan diyanet gurubuyla yola revan olduk.Sevinçli mutlu olduğumuz kadar şaşkın ve korkaktık.Fazla bir ilmimizin olmadığı gibi bilgimizde yoktu. Madem ki bu kutsal vazifeyi sırtlandık hakkını verip ,haccımızı dört dörtlük eda etmeliydik.Bunu başarmak için epeyce de bir caba harcanması gerektiğini de iyi biliyordum. Zira hac farizası İslamın beş şartının en zor olan ibadeti idi.Hem madden hem de manen.Fakat her mümine Farz idi.
Öncelikle Diyanetimizin verdiği klavuz kitablar ile yan kuruluşlardan tedarik ettiğim bir çok kitabın faydasını çok, ama çok gördüm.
Ve bu kitablar ile yanımda ki hacı arkadaşlarımın tecrübelerini de bir nevi peşleyerek yoluna çıktığım uzak bu diyardan”Telbiye”lerle tekbirlerle selavatı şeriflerle, önce vatanımıza ardından da hac diyarına erişmiş olduk.
Şunu beyan edeyim ki,yıllarca bu görüntülü yayınlar sayesin de, veya gezmiş olduğum bir çok ülke görmemiz sayesine fazla hayacanlanmamıştım o memleket- te..Zaten buraya gelişimizin tek amacı,hac farizamızı eda edip,yerli yerince ibadet etmekti.
Elbette ki niyet edip yola revan olan her kul gibi Hacı olmaya gelmiştim.Klavuz imamızın derin bilgi ve tecrübesiyle her şeye güzel başlamıştık.Evveli Umre,ardından bolca tavaf,ve say derken, boş zamanların ama nafile namazlarıyla ama geçmiş ibadetlerle meşgul olmak,gelmemizin değerini artırıyor,bizede de bir nevi hırs veriyordu.
Akşam dersinde İmamımız kısa bir temsili vardı.”Hani karanlıkta bir yere lamba yakıp bıraktığında bu ışığa bir çok sinek kelebek börtü böcek üşüşüp ışığın çevresin de durma dönerler.Döndükce de zayi olup giderler.Hacı adayları dikkat ediniz, sizlerde buraya Hacı olmaya geldiniz.Kör sinekler misali dönmek olmuyor.bilinçsiz dönmekle ibadetinizin eksik olduğunun bilincine varın ve ona göre ibadetlerinizi yerli yerince bilinçli yeterlice yapınız” demişti.
İşte yukarıda özetlemeye çalıştığım hallerin ışığında Hac’ca varıp,hacı olacak zamanı ibadetlerle iç içe yaşarken de,Arafat’ta, o muhteşem duygular içinde, okunan KUR’anı kerim, Terbiye’ler, getirilen salavatlar, Tekbirlerle,gönüllerin fışkırttığı muazzam dualar eşliğinde hacı olduk. Dahası devamı olan Müjdelifede ki,muhteşem kalabalıkta yaşamak,müjdelife vakfesinin ardından,huzur içinde mutluklu dolu bir halde yorgun bedenlerle büyük şeytanı taşlanmak için “Cemerât”a uzun bir yolculuk etmek,o yorgunluğu hiçe sayarcasına atılan yedi taş,daha bir başka görevin ifası olma sevincini veriyordu.Nihayet hacı olmuştuk.
Bu şükürü otelimize dönüp traş olup ıhramdan çıkınca daha bir manevi yaşamla bir başka yaşamıştık.Gözlerin yaşını silen yoktu.Ama gönüllerin coşkusu ortamı sarsıyordu o an. Huzur mutluluk saadet insanları gibi bizi de mest ediyordu.Hepimiz Mevla’ya sarılmışlığın manevi sarhoşluğunu yaşıyorduk.
Her şey dopdolu her şey çok ama çok iyi güzel.ibadetler, huşu dolu ibadetler.İster Mekke’de,ister Medine de,ister Cidde’de ve bu gün evimiz de.
Fakat son hal hacı(!) kalmak. Hacı kalabilmak nasıl?.Hacılığın devamını götürmek. Hacılığı bir ömür boyu zedelemeden taşıya bilmek. Açıklaması o kadar kolay.
Zira bunda değinilecek öne sürülecek bir kural bir öneri var diyemiyorum.Sadec hacı kalmaklığı enine boyuna,bir ömür boyu taşıyabilmek çok önemli. Bunda da her insanın bir çok yönlü görüş ve düşüncesine saygı duyuyorum.Zira bu bir dünya ahvali,her gün her günden değişik gelmekte.
Biliyorum ki,hacı kalabilmemi yaşamak için,öncelikle niçin hac’ca gittim,niçin hacı oldum duygularını unutmamam gerektiğine inanıyorum. Bir deyim vardır,”bedeni konya’da gönülü Hanya da” olmadan yaşamalıym. Gerçi bu misaller bu görüşler çoğaltılabilir.Ama doğru yolunda gidebilen bir hacı olmak çok güç bu devirde. Başarmam için azimli gayretli sabırlı bilinçli olmam yeterli sanıyorum. Sadece ulu RAB’bime inandığım, O’nun yolunda hacı yaşayıp,;İslami bir hal içinde Müslüman ruhumu O’na teslim eylemek. Başarmanın en büyük safhası bu olsa gerek.
Allah cümle müslüman kardeşlerimle Hac’cı,ve duaları kabul görüp makbul olanların zümresine bizleri de ilhak eylesin. AMİN.............
15-12-2009 Orleans.