3.NESİL.
Fransa da üçüncü nesil yeni yeni topluma karışmak üzere. Kız olsun erkek olsun,sıfırdan başladığı burada ki hayatını çevresine merak(!) ederek sürdürmeyi istiyordu.Zira geride beraber yaşadığı birinci ve ikinci nesillerin durumları onların bu günkü gelişatına uymuyor,benzemiyor, gidişatı beğenmiyor,hatta onları hor görür bir hali olduğuda gözden kaçmıyordu.
Kızlar veya erkekler öncelikle özgürlük istiyorlardı.Hani çevresinde veya son model Türk kanallarında ki dizilerdeki insanlar gibi.Onlarda hayatı bir dizi şeklinde görüyor aynısını yaşamak istiyorlardı. Yanmış ocağı döşenmiş bucağı ebedi olmasını arzular gibiydiler.Fakat her şeyin bir haddi bir hududu vardı.Kızlar olsun erkekler olsun evlenmesi gerekti. En azından bir yuva sahibi olmaları gerekti.Ama yuva sahibi olmak onlara vız geliyor,onlar hayallerinde ki yaşamı istiyorlardı.
Gezmek tozmak sağda solda dolaşmak, değişik görüşler içinde çeşitli halleri arzulamaları tamamen dağınıklığı onaylıyorlardı. Yalnız arkada ki birinci ve ikinci nesil hala Türk adet ve örflerini yaşamak ve ileriye taşımak istiyorlardı.
İşte bir çok evdeki bu çelişkili hal,evde bazı karışıklıkları meydan getiriyorlardı.Kız çocukları görücü usulüne yanaşmıyorlardı.”Tabii bu herkes için geçerli değildi”.fakat ailevi baskılar biraz zoraki evlenmelerine sebeb oluyor,bu gibi evlenmelerin birazı kısa ömürlü olup sona eriyordu.Yeni yeni sorunlara kapı aralıyorlardı.
Kız çocukları için damat adayları ekseri Türkiye’de bulunan hısım akraba gençlerinden oluşmaktaydı.İşte iki gencin tanışmadan bilişmeden evlenmeleri de zaman zaman göze batıyordu. Gene de erkeklere bakarak kız çocukları biraz daha uysal görünüyorlardı.
Erkek gençlere gelince,hayata giriştikleri okul çağlarını değersiz bilip önemsizce sona erdirenleri vardı.okumak yazmak,okul hayatı onlara zor geliyordu.
Öncelikle aile desteği yoktu. Aynı sınıfta bir kaç devletin gençleri vardı. Yabancıların çok olması Fransada ki bazı Fransızların eşkare ırkcılığa yönlenmesi gençlerin okuma arzularını sıfırlayıp, değişik halleri benimsemelerine sebeb oluyordu.
Bir zaman baba himayesinde yaşayan ardından bazı sorunlar nedeniyle kendi başına kalmasına ramak kalan, bu sefer de hayatın bu kadar zor olduğunu görünce başladılar salpalamaya.
Baba himayesinde bu gençlerin girip çıkıp dalmadığı haller kalmamıştı. Hatta öyleleri bekar iken çoluk çocuk sahibi oluvermişlerdi bile.Kimileri de Türkiyeden getirme hısım akraba kızlarıyla evlenmiş, bu beklenmedik evlilik bazı gençlerde çok başka değişikliklere neden olmuştu. Kimisi de tam olmasa da tahsil nedeniyle daha olumlu gitmeyi başarmış sayılıyordu yolunu yordamını.
Oysaki daha üçüncü nesil girdikleri bu hayat yolunun daha başında sayılırlardı.Ama beklenen başarılar fazla değildi. En acısı birinci ve ikinci nesili kaygulu bir hale sürüklüyordu ,bu üçüncü nesilin halleri gidişatları.
Burada göze çarpan acı durum, birinci nesil ikinci nesilden,ikinci nesil üçüncü nesilden kopuk bir yaşam içinde olmaları, Ne bir babanın istediği olmuş,ne ikinci nesilin arzusu kendisine uymuş ,nede üçüncü nesilin gidişi iki nesilin amacına yakışmış. Netice olarak görülüyorki en küçük toplum bilinen aile,toplumu birbirinden kopuk bir hale gelmiş durumda.