+ Gururla anlatıyordu vatandaş Irza.Orta doğunun en temiz ülkesi Türkiye. Avrupanın en temiz ülkesi Almanya.Öbür ülkeler pislikten geçilmiyor.Bana kalsa hepsini yakıp yıkmalı. İyide şu son zamanların Türkiye'sine konuştuğu laf yakışıyormu acaba?.Çünkü insanımız temizliği unutmuş demeğe dilim varmıyor.İsterseniz sokaklara bir bakıveriniz...
+-- Elhamdülillah yirmi sekiz pegambere dört kitaba inancım"Emantu billah" dört dörtlük.Ama şu dünya alemde ki kiliselerin hepsini yıkmak geliyor içimden. Hala kilise de ayin yapıyorlar çok kızıyorum,üstelik gücüme giden hal de bu...Diyordu mümin kardeşim.ama kendisi gavur elinde cami de Namazını kılıyordu ya....
+ O güzelim ceylanın ardında çita! denen o hayvan var ya,ceylanı yakalayıp boğup yiyecek.Bütün ev halkı çitaya kızıp lanetler okuyorlar.Ama unutmuşlardı, çitanın çalılar içinde dört tane küçük yavrusu annelerinden yiyecek bekliyorlardı..
+ Yıllardır ayrı ayrı iş yerlerinde çalışıyorladı.Beş iş günü işlerinin icabı bir birlerini hiç görmediler.O Cumartesi günü mahalle kahvesinde toplandılar.
Memiş hepsine kahve ısmarladı kahve paralarını da cebinden ödedi. Nihayet karar verip kart oyununa başladılar.Yeniden kahveler geldi oyun için. Her biri bende oyun kalmasın diye hileli oynamaya başladılar.Özü sözü doğru olan Memişe dört oyunu yükleyip dağılıp gittiler.Bu da dost kazığı olmuştu.....
+ Hani o bir babadır,bir çok gonca gül yetiştirir.O baba anne evlatlarıyla övünür.Evladının okul birinciliği,futbolda ki oyunculuğu ve antranörlüğü ile övünür.Karşısında ki komşu hazır cevap,
-- Oğlun,Cennete bunlarla mı girecek?....
+ Dinleyin beni, .......... İşte ben böyle bir erkeğim.benim evimde benim yanımda konuşacak,bana akıl verecek,bana yol gösterecek kimse göremiyor kabul etmiyorum......
Bravo valla,erkek dediğin böyle olmalı. Dünya da kral olmasa da en azından evinde kral olmalı. Hiç bir kimseye önem vermemeli.Hiç bir kimseye dinleyip konuşturmamalı.Erkekliğini,azar, tokat, dayak hırpalama ile kanıtlayıp, vurup kırmak sövüp saymak ile de yürütmeli.İnsana saygı sevgi hürmet ne ki.Alt yanı kendinden aşağı birer mahluk değiller mi yanında ki yaşayanlar?.Ne de olsa yaşadığı evin söz sahibi kendisi değil mi?.. İnsanlıktan bir hisse almadıysa, Demokrasiden haberi yoksa? Ne demeli.
+....-- Bizim insanımıza insan demeğe dilimiz varmıyor.Yaptığı hata kusurundan büyük oluyor.Ne yapsak ne eylesek boş.
-- Bak dostum,Lüzümsuz bağırmana çağırmana hiç gerek yok,yalnız o gün veya o akşam benim burada hizmet yaptığıma inanıyormusun?.
İnanmaca inanıyorumda,hoşa gitmeyen tarafta benim canımı sıkıyor.olmasa iyi olur kanısındayım.
-- Yalnız ben o hizmeti yüce yaratıcım Allah için yaptım,takdirini de O na bırakıyorum.Senin hoşuna gitmediyse özür dilerim. Hoşça kalınız...
+ Sohbet etmek ne iyi bir şey.Ama sohbeti berbat etmeden.Bir şeye iddia edersin inanırsın, bilirsin,en azından görmüşsün tamam. Ya,kulaktan dolma iki sözü yalan yalnış bir araya getirip inat etmen elbette insanlık ayıbı sayılacaktır..
Baş köşeye oturup ellerini havaya kaldırıp,bilinçli bilinçsiz dua edersin. Ettiğin duayı hal ile yapmış olsan başarılı olacağına inanıyorsun.Ama gidip çalışmak uğraşmak gerekiyor.Bu da senin işine gelmiyor.
+ O bir babadır. Babasından miras kalan yoksulluk yaşayıp, ömrünün yarısına gelmiş.Allah evlatlar vermiş.Hep hayırlara dua eylemiş.Büyütüp beslemiş.okutup ekmek sahibi yapmış.Bu arada çalışma azminin primi ile büyük şehirde bir iki gecekondu arsasına sahip olmuş.Kendisi yıllarca gurbetçisi geçinmiş. Bir zaman sonra arsalarından kadostra geçince arsası imara girmiş.Mütaahit bey rica minnet bu arsaya bina kuruyor.Baba gurbetçi, oğluna vekalet veriyor.Oğlum daha iyi takip eder işlerimizi yapar diye.Hayırlı evlat bu ya,fırsatı iyi değerlendirir.Arsa payı olarak verilen iki daireni tapusunu üstüne geçirip birine kendisi oturur.Ötekinide babasına bırakır.Baba iki yıl sonra gurbetten döner. Bakar ki kendi dairesinde bir başkası oturuyor.kiracı olduğunu öğrenir.Oğluna eşyalarını sorar,oğlu kömürlüğe yığdığı göçlerini gösterir.Baba ana kalır maalakta.Oğlu öğütler,daireler benim .Başınızın çaresine bakın. Baba ana bir kamyon göçle dönerler kiracı olarak eski ilçelerine.Baba ana yetmiş yaşında,doğru dürüst bir kazançları yok.Ama onlar hala yaşam kavgasındalar.Oğul keyfinde.
+ Komşu Hacı emmi yetmiş sekiz yaşında.Köy kahvesinde komşusu Osman ile sohbeti azdırırlar.Hacı emmi yaşının düşkünlüğünü komşu Osmandan çıkarırcasına açar ağzını.
--Dilerim Allah'tan sende ben gibi olursun.
Komşu Osman güler,
--Ben altmış yedi yaşındayım Allah ömür verirse,İnşallah bende sen gibi olacağım. Betduaya ne gerek...
+ İnsanımız var alemde,kimi sadece kendini düşünür.Bazısı eşini de düşünür.
Kendisi az çok islamı kuralları bilir,fakat ailesine bir çizim harf bir şey öğretmez.Zavallı hanım cahil kalmıştır. Erkek sadece kendi nefsinin usulüne göre hareket edip,bildiğince İslami farzı sünneti işler durur.
Bazı insanımız vardır.Kendisi fazla İslami bilgi bilmez.Ama çoluğunun çocuğunun bilmesi için onları KUR'an kurslarına,cami imamlarından ders almalarını sağlar.Fakat ne hikmetse kendisi bir türlü ibadet etmez,camiye Cumaya dahi gitmez.
+ Biz insan oğlu her zaman sağ duyu üzerine yaşamı planlarız.Her şeyin daha güzel iyi olmasını isteriz.. Ama,öyle zamanlar olur ki,hırsımızın kanaatsizliğimizin kurbanı olur çığrımızdan çıkarız.
Hani" Yaratılanı severiz yaratandan ötürü" kaidesini bilsek bile pek kulak asmayız.Zira, ilk sırada mefaatimizi düşünürüz.İşte bu menfaat ön sırada iken kendi isteğimize göre, her şey arzumuza uygun olsun deriz.
İnsanlar sağ duyu şemşiyesi altında bazen hayır hesanata meyil edip,Allah rızası için bir şeyler yapmaya niyet ederler.İşte böyle iyi niyet sahiplerini küstürecek yapacaklarından vaz geçirecek usuller şeytanı haller yaparlar ki,yapanın hevesi inanın kusrağında kalıp, insanlara kahrederler.Böyle haller o kadar çok o kadar güncel ki yazıp çizmekle olacak bir iş değil.... Mesela, hanım yengemiz mübarek gecenin hatırına ölmüşlerinin ruhu için camiye bazı yiyecek içecek öteberi getirir. Ama sağ olsun bir kaç yengemiz getirlen öteberileri çantalarına doldurup evde ki ailelerine götürmeyi münasip görürler.Tabi camide ki diğer komşulara bir şey kalmamak şartıyla.