Girdim,
Koskoca bir meydan,Yemyeşil,
Canlı cansız renkli çiçekler,
Her yan ağaçlık hem de asırlık,
Dallarında misafir canlılar,
Arılar,kelebekler hür dolaşır.
Ötüşür dallarda türlü ceşit kuşlar.
Gördüm,
Ölmüşlerin mekanı kabristan.
Dönüşsüz, mecburi bir geliş,
İsteyerek gelinmeyen mekan.
Miadı bitmişlerin uğrağı,
Mutsuzluk içinde karamsar,
Şimdi sessiz sedasız yatarlar,
Kim ne yapar ne eder,
Ne yerler ne içerler belirsiz,
Geçim biçim dertleri de yok.
Yorganları kara toprak,
Yastıkları var mı bilmem.
Baktım,
Muhtarı yok azası yok,
Kral sultan belli değil.
Fakir zengin yanyana.
Sadece baş taçları farklı.
Ne şan ne şeref geçerli,
Ne bir böbürlenme ne kibir.
Sanki vurdum duymazlar.
Hepside uslu ve sakin.
Yatışları bile can alıcı.
Şaştım,
Hırları hırıltıları bitmiş,
Ne bir kavga ne bir niza,
Kin yok kem yok,Oh ne güzel
Kanaatkarlar istemleri yok.
Buz tutmuş üstleri taşları,
Her yanı ıslak otlar içinde,
Sıcak soğuk umurlarında değil.
Şikayetci olan yok hallerinden,
Her şey önemsiz onlar için.
Hastalık marazaları da yok,
Doktorsuz ilaçsız bir alem,
Hepside yaratana emanet,
Memnun gibiler hallerinden.
Alt yanı iki taşlı bir mezar,
Özen edilip,özenle yapılmış.
Baş tacında bir isim ve tarih,
Doğmuş ölmüş vel hasıl.
Ve ruhuna FATİHA.