Nesibetsiz kelimesinin Türkçe anlamı: Kütüphanemdeki iki büyük sözlükte Nesibetsiz kelimesinin karşılığını bulamadığımdan dolayı üzgünüm.Bu kelime- nin bende ki manası anlamı,nesibetsiz,ekseri insanların zamansız hal hare--ketlerini,çoğu zaman biçimsiz gereksiz söz etmelerinden kaynaklanan bir hal bir durum olduğuna inanıyorum.
İnsanoğlu her zaman dik durma derdindedir.Ama gel gör ki bazen öyle dik duracam derken sanırsın ki dört ayaklı olurda,o haliyle dik duruyorum sanır kendisini. Demek ki biz insanoğlu her zaman çelişkili hallere ramak kalabilen- lerdeniz.
Ha bu dediğim şey her yerde her şekilde geçerli mi?.Elbette değil.Ama bazen geçerli zamanı olunca da biz buna doğrudan Nesibetsiz,biraz daha dibe doğru inersek nesibetsizlik diyebiliyoruz.
Hiç bir Allah'ın kulu nesibetsiz olmayı istemez. Nesibetsizliğe alet olmayı da razı gelmez. Ama zaman vakit dediğimiz şu dönem denen şey içerisinde nesibetsilik yaşar,nesibetsizce de davranışlarda bulunabilir, bulunabiliriz.
İşte bundan sonra duruma göre de kendimizi evirir çeviririz. Ama nesibet- sizliğe bir yol imza atmışızdır. Olsun demeden evvel, belki de yaptığımızı yargılayamayız bile.Oysa yargılasak,belki bir daha ki sefere böyle bir hata kusur işlememiş oluruz.
Evet bu nesibetsizliğin bazı ince taraflarına şöyle bir bakar isek. İstenmeyen veya farkına varılmayan bir zamanda bu nesibetsiz davranabiliriz. Hani aynı o günkü, hurma ziyafetinde olduğu gibi.
O gün gene Hasanın kahvesinde pazar sohbetindeyiz. En az altı yedi kişi bir masada toplanmış hafta içi çalışmışlığın verdiği yorgunluğu,ayrıca bazı arka- daşlarla ayrı kalmışlığın hasretini çıkarmak derdindeyiz.Sohbet dört dörtlük.
Bir çoğumuz o hafta ki çalışma ve iş durumlarından bahsederken, bazıları hızlı giderken veya yanlış trafik hatasından yediği cazayı anlatırken. Bazımız da o haftada ki küçükte olsa bir çok değişikliği anlatırken,bizim emektar Irza usta nereden bulduysa üç kiloluk bir Cezayir hurma paketi ile masamıza teşrif ettiler. Selam verdi vermedi elinde ki hurma dolu paketi masanın orta yerine doğru bırakarak,
-- Buyrun arkadaşlar, buyrun komşular,sovanla su bizde bulunan bu, sohbe- tin tadı tuzu da benden olsun deyip, yan tarafta boş olan sandalyeye oturdu.
Daha hurma kasasının kağıdı dahi açılmamıştı. İşaret parmağının zoruyla üstündeki küçük naylonu yırtıp naylonu bir kenara koydu.Ardından da,
-- Haydi buyrun,afiyet olsun deyip ilk hurmayı da kendisi alıp attı ağzına. Sağ olsun Irza usta ara sıra da olsa bazen böyle katkıda bulunurdu. Hurmalar gerçekten güzeldi. Ne çok sert ne de çok yumuşaktı. Millette sanki hiç görme- miş misali ilk elde güzelce kapıştı hurmaları. Hani bal yiyen baldan bıkarmış dercesine,herkes bir kaç hurma alınca,milletin hurma hevesi, saman alevi gibi yavaşca sönüverdi. Gene de üç kiloluk hurma paketinin yüzde altmışı yen --mişti o sırada. Herkes hurmadan neşelice yedi. Ne acı diyen oldu ne tuzlu ne de ekşli diyen oldu. Bir çoğumuz da,
-- Irza emmi,Allah bereket versin,yemeyenlerinizin ruhuna değsin.Allah H.İbrahim bereketi versin.Allah Daha çok versin gibi, gönül alıcı dualar da edildi. Irza emmi de,
-- Afiyet olsun gençler,helali hoş olsun.
Kara Mevlut isimli arkadaşta,
-- Ne Hacı emmi babanı mı anana mı gördün yoksa rüyanda dedi,
-- Ne sen sor ne ben söyleyeyim,bu gün içimden geldi.Gerçi falan mahallenin pazarına gitmiştim bizim Hacı ile baktık bunlar gelmiş pazara.Hem ucuz hem de iyiye benziyorlardı. Bir kaç paket aldım.Hatta önümüzde ki Ramazan ayı- nın ihtiyacı da savılmış oldu. Gene bir arkadaş,
-- Çok iyi olmuş,nesini sorarsın hesabını kitabını bilenler densin emmi.
Böyle konuşmalar devam ederken bizim mahallenin "çokbildim Ali'si" girdi geldi yanımıza..Önce selam verdi bizlerle tek tek tokalaştı.Baktı masada Hurma var,
-- Ne o efendiler bu gün hurma ziyafetimi var yoksa deyip,kendisine bir sandalye bulup bir kenara otururken de,
-- Kim bu sabahın böyle cömert insanı dedi,Bir arkadaşta,
-- Üzümünü ye bağını sorma,et ağız duanı,al git havanı, tam konuşurken bu kez bizim çokbildim Ali,ilk hurmayı eline aldı başladı orasını burasını mıncıklamaya.Millet gene sohbete devam ediyordu.
Birden çokbildim Ali,
-- Ya bu hurmalardan yediniz mi siz?,
Bir arkadaş
-- He ya yedik. Bak çekirdekleri daha masanın üzerinde duruyor,
-- Ee nasıl yediniz?,
-- Nasıl yenirse öyle yedik yahu.
-- İyi ama bu hurmalar kurtlu, Millet afallar gibi hep bakıştı Ali'ye,
-- Haydi canım sen de bahaneyi buldun maşallah.
-- Ne bahanesi be işte bakın her tarafında kurt var.
Ali eline aldığı hurmayı eziklercesine, millete birşeyler gösterme cabası içindeyken Ali'ye en yakını,
-- Hani neresin de kurt göster bakalım. Bütün milletin nazarı dikkati Ali'ye ve Alinin eline dönüşmüştü. Ali hurmanın birini alıyor birini bırakıyor,
-- İşte bak, işte bak gör koskocaman bir kurt, Bütün millet eğilip o tarafa bakarken, kimisi,
-- Ne kurdu be,sen hayal görüyor olmalısın,
-- Ah keşke öyle olsa....Sözüne nefretle bakanlar ve Ali'ye pek inanası gelmeyenler vardı. Ama Ali hala kurt var lafını yenileyip dururken bir iki arka- daş elini ağzına atıp kahveden dışarı gittiler.Bütün millet gibi İmam efendi de şaşırmış tek söz söylemez olmuştu. Oysa ki masada güçlü bir deprem yaşanır hali vardı. Bu depremin adı kurt depremiydi.Bir iki kişi yedikleri hurmalardan ötürü hala kurt yok savunması yapma cabasında iken,Asyalı Beşir hala ,
-- Bırak şu zevzekliği,bak hani neresinde dediğin bu kurtlar,itirazında bulunu- yordu, Fakat Çokbildim Ali hala eline almış olduğu bir iki hurmayı eziklerce- sine hurmalarda kurt gösterecem diye uğraşıp duruyordu.İşte tam bu esnada yan tarafta sessiz sedasız duran Ankaralı lakaplı M.Ali,masanın üzerinde duran, ve içinde bir çok hurma bulunan hurma sepetini,çok bildim Alinin suratına öyle bir vurdu ve,
-- Senin her zaman nesibetsiz biri olduğunu, her zaman böyle nesibetsizlik yatığını biliyoruz. Ama bu yaptıklarına kendimizi alıştıramadık.Defol git bura dan, Alimisin ayımısın,bundan sonra bizlerin masasına sakın yanaşma deyip,sinirli sinirli yerinden kalkıp kapıya doğru yürüdü gitti.....
25-04-2015-selim kına.