BaÅŸardım,evet, baÅŸardım.Huzurlu ve mutluyum,baÅŸardım.BaÅŸarmamın baÅŸarmanın en üst seviyesini yaşıyorum:BaÅŸarılı olduÄŸum için.Kalbim çift atıyor,gözlerim çatal görüyor evin duvarlarını,sokakta ki taÅŸ karoları, yemyeÅŸil aÄŸaçları.
BaÅŸardım, baÅŸarılı olduÄŸum için huzurun mutluluÄŸun en üst kademesini tadıyorum ÅŸu an.Bu baÅŸarım ömür boyu sürmesini istiyorum.Ä°nÅŸallah yanılmam.Ama durmayacağım hep uÄŸraÅŸacağım,Daha baÅŸarılara ulaÅŸmam için.
Bu baÅŸarmanın ve baÅŸarının sevincini yaşıyorum.Dopdoluyum hep. Bu günler de.yaÅŸamın en üst sırasında olduÄŸumu sanıyorum.Ama bunu hak ettiÄŸimi de iyice biliyorum.Bunun için Yüce Rabbime bin bir kez Hamdü senalar olsun diyorum. Milyonlarca ÅŸükürler olsun bu anı yaÅŸadığıma bu hali yakaladığıma için.
Åžöyle düÅŸünüyorum !.Niçin?,Neden ?. Bu kadar mutlu bu kadar sevinçliÄŸin öncesi o kadar eskiler,o kadar derinlere dayanıyor ki,bunun bu günkü durumuna baktıkça, evet baktıkça baÅŸardığımı,baÅŸarılı olduÄŸumdan ötürü,hala sevinç içinde naralar atasım geliyor.
Eski yıllar, dokuz yüz yetmiÅŸli. Ben pösül, pösül bir fakir ailenin beÅŸinci,Samat köyünün töngemen bir genci idim.Belki de ne idiÄŸünü sezemeyen,ne yapacağını bilemeyen,iÅŸi gücü tüm emelleri oyun oynamak olan biri olan köyümün ikinci CÄ°N oÄŸlanı idim.
Sanki,bir sonbahar hazanın da,deli esen rüzgarın önünde sürüklenen,bir kuru yaprak misali idim.Hayat ÅŸartları beni,,bir o yana bir bu yana sürükleyip duruyordu.
Günümü halimi dahi bilemiyor,seçemiyordum.Ä°ÅŸim gücüm oyun oynamak,hır çıkarıp mahallede dövüÅŸ meraklısı biri, ve bolca dayak yiyendim..
Hani, bildiÄŸimiz veya inandığımız bir kader vardı ya,iÅŸte o kadere kendimi bilinçsizce kaptırmış biri oluvermiÅŸtim.Ne nereye gittiÄŸimi,ne nasıl yaÅŸadığımı,nede ne yapacağı- nı bilmeyendim.Sadece aç karın ile oyun oynamayı maharet sanan, yanımdakilerin gönüllerini kırmağı baÅŸarı veya beceri sanandım.
Ama bir kader yazım var olduÄŸuna inanıyordum. Fakat hep hayallerim en üst kademeler de kuruntulu olarak dolaşıyordu. Sanıyorum pekte umurunda olmayan bir haldi bu hal.
Sadece, oyunu oynayıp, açta, açıkta olsam benim için yeterli sanıyordum. Ama kader denilen belki de günlük deÄŸiÅŸimler yaÅŸatıyordu bana. Her ÅŸeye vurdum duymazlık yaÅŸatırken, her nedense, okumayı yazmayı ihmal etmiyordum. Hani yolda çöpte kıyıda köÅŸede ne bileyim ben, her elime geçen yazımı okurken, her aklıma geleni de bir kenara notlamayı ihmal etmiyordum. Belki de farkında bile olduÄŸumu sanmıyordum.Her zaman ilçe merkezine gittiÄŸimde,maddiyetim ayarına bakmadan,doÄŸruca gazete bayisine uÄŸrayım birkaç adet günlük gazete almayı,ve bu aldıklarımı,Hasanın veya Mehmet emminin kahvesinde okumadan, o günkü iÅŸlerimi dahi önemsemiyordum.Üç gazeteyi yermiÅŸ gibi okumaya baÅŸlayıp,bitirdiÄŸimde çoÄŸu kez öÄŸle Ezanlarının okunduÄŸunu hatırlıyordum.Herhalde bu benim bir iç güdümse,o çocukluktan gençliÄŸe paça sıvadığım zamanlardı.
Benim için o gençlik veya yoksulluk devremde sanki okumak Farz veya Vacip olmuÅŸtu. Ä°çimde esinlenen bu okuma yazma sevdası, beni öylesine kendisine çekip baÄŸlamıştı ki,gecenin bilmem kaçında,aklıma gelen herhangi bir yazımı,idare lambasının ışığında o yazımı kayıtlamayı ihmal etmiyordum.
Åžunu belirtmek isterim ki,bu okuduÄŸumun deÄŸerini veya yazdığımın kıymetini hiç düÅŸünmüyordum.Sadece aklıma uygun olanları,bilgim derecesinde kayıtlamaya çalışıyordum.
Neydi amacım.Niçin yazıyordum.Neden yazmalıydım.Bir türlü düÅŸünmüÅŸlüÄŸüm dahi yoktu o sıralar.Yazımlarım ne olurdu.Yazımlarımın sonucu nereye varırdı,inanın düÅŸünmüÅŸlüÄŸüm dahi yoktu.Sadece içimde bir güdü yazmamı yeÄŸliyor,bende yazmaya çalışıyordum.
Bu yazma okuma merakım beni her zaman bazı deÄŸiÅŸikliklere doÄŸru yönlendiriyor du. Gerçi okuma alışkanlığımın bilgimin ilerlemesine yarıyordu. Zira tahsil derecem kıt kanaat, belki de yok gibi idi. Ama yazma merakım veya hevesim zamanla coÅŸkun bir seli andırıyordu. Yazıyordum,karalıyordum.Bazen bir bakıyor olmuyor deyip yırtıp atıyordum yazdıklarımı.Bu günkü düÅŸünceme göre saçmalı sayıyordum yazdıklarımı. Zaman geçtikçe, baÅŸka durumlar dikkatimi çekmiÅŸti. Ä°ÅŸte bu an baÅŸarımın ilk basamağına ayak atmış olduÄŸumu anladım. Zira o an yazdığımı öncesi yırtıp atıyordum. Ama sonra bir müspette defteri düzenleyip, yazdıklarımı bir zaman sonra incelemeye bıraktığım da, bu bırakılanı birkaç kez inceleyip bir kaç kez eleyip seçtikten sonra yazımlarım dikkatimi çekmeye baÅŸlamıştı. Ä°ÅŸte o yıllar dokuz yüz yetmiÅŸli yılların baÅŸlangıcı idi.
Bu farkına varışlığım, yazımlarımın hem güzelleÅŸtiÄŸini hem özlüÄŸünü bulduÄŸunu hem de dostlarımın beÄŸenisini kazandığını biliyordum. Bu kez sanki zora ki gibi bende ki yazım hevesleri iyice alevlenmeÄŸe baÅŸlamıştı.
Her yazımımı defalarca inceleyip,sık dokuyup,tekrar,tekrar özünü aramam,sanki bana dünya iÅŸimin ortağı haline gelmiÅŸti.
Beni her gün yazımlarımı yazmaya daha fazla baÄŸlıyordu. Yazmaya çalışıyordum. Ama hala niçin niye sorularını yaÅŸamamıştım. Sadece yazmaya çalışıyor, bazı yazımlarımı dostlarıma gösteriyor, her gören okuyan beÄŸeniyordu. Ama hiç kimse de demiyordu ki,bu yazdıklarını ne yapacaksın.Niçin bu kadar yazma hevesiyle yaşıyorsun.Benim de hiç aklıma gelmiyordu.Kitap yaptırma baskı yaptırma.Nasıl aklıma gelsin ki,içtiÄŸim üçüncü sigarasının parasını zora ki tedarik eden biri olan ben,
tonlarca para karşılığı yazımlarını kitap yaptırmak hali nasıl düÅŸüne bilirdim ki. Zira o zamanların en sıkıntılı günlerini yaÅŸayan biri de bendim. Zaten bir genç olarak böyle bir düÅŸünceyi dahi benimsememiÅŸtim.
Günler, haftaları.Haftalar ayları, aylar yılları izleyip vakitte çok hızlı geçiyordu. Elbette bu arada benim yaÅŸantımda da türlü çeÅŸit deÄŸiÅŸikliklere geliÅŸiyordu. Askerlik dönemi evlilik zamanı, ve nihayet kazancın ucundan tutup daha maddi yönlere kavuÅŸma zamanı olan yurt dışı iÅŸçiliÄŸine adım atmam aklımda olmayan bazı durumların canlanmasına sebep olmuÅŸtu.
Gel velakin benim için hiç bilinmeyen bir yöndü bu haller. Gene de bilgim olmadığı gibi bir Allah’ın bir kulu da yol yordam göstermiyordu. Ben ise hala okumaya yazma- ya devam ediyordum. Zaman hızlı ve akıcı idi. Zaman geçtikçe yazımlar çoÄŸaldı.
Bu sefer hep düÅŸünüyordum nasıl eder, ne yaparım diye.Hani heves ve merakım var ya beni bir çıkmaza girmeme sebep oluvermiÅŸti.SaÄŸdan soldan topladığım bazı bilgiler, içimde küçükte olsa bir ışık belirtisi belirtmiÅŸti.
Demek oluyordu ki bu yolunda devamı varmış. Bu yol bir çıkmaz sokak deÄŸilmiÅŸ. O tarafa bu tarafa derken bazı yakaladığım ip uçlarını birazda danışıp sağını solunu öÄŸrenince, düzlüÄŸün pek uzak olmadığının farkına varmıştım. Ama yazımlarım kadar zorlu olan düzenlemeleri de yapmam gerektiÄŸini de anlamıştım. Bu düzenleme iÅŸleri belki yazım yazmaktan da zordu benim için. Evet zordu bu düzenleme iÅŸlerim. Fakat hiçte pas geçmeye niyetim yoktu. Emellerimin son ÅŸansı idi bu yapmam gerekli düzenlemeler. Bunun için önce kendi evlatlarıma, ardından torunlarıma, daha fazlasını da eÅŸ dost bildiklerime yardım için yaslanınca, zorun hakkından gelmem kolay olacak gibi geldi.
Bu amaçla en az üç yıl bu düzenlemelere vakit harcamıştım. Zorlukları yavrularımın sayesinde aşıyordum. Burada benim için zor olan bilgi sayar kullanmamdı. Zira öyle zamanlar tamamen çıkmazlıklar yaşıyordum. Ä°ÅŸte yavrularım o an Hızır misali idiler. Ve onların sayesinde gıdım, gıdım ilerliyordum.
Tabii, sabrın ve gayretin gölgesin de, de baÅŸarılı oluyordum. Zira üÅŸenmiyordum, yılmıyordum. Bir kaç yanlışı zorlanıp da düzenliyordum. Hala beni ufka ulaÅŸtıracak bir heves bir merak vardı benim içim de.
Bu uÄŸraÅŸların sonunda bir baktım on beÅŸ kitabım önüme dizili vermiÅŸti. Aman Allah’ım, ben ne yaptım. Ben bu kadar sabretmesini bilen ve bu gün bu hali görüp bu durumu yaÅŸayacak mıydım?
Evet her ÅŸey önümde,her ÅŸey gerçek ve hakikatti.Ben bunların manen veya madden sahibi mi idim ?.Ben bu kadarını becerir miydim?.Fakat gerçeÄŸi gördükçe baÅŸardığıma inanıyordum. Fakat gene de kendim dahi inanasım gelmiyordu. Zira masamda koskocaman bir kitap yığını hâsıl oluvermiÅŸti.
Nice zorluklara, nice müÅŸkülatlara ramak kalmıştım. Defalarca hanemin içinde tur atmıştım hırsımdan. Ama boÅŸ ! ver, böyle kalsın kelimesini hiç düÅŸünmemiÅŸ hiç aklımdan geçirmemiÅŸtim. Sadece ben bu iÅŸin içinden nasıl çıkarım diyordum: Ve bir gün hayırlısı ile çıktım. Zira ÅŸimdi masamın üzerinde bir yığın kitap bana bakıyordu.
Evet baÅŸarının öncülüÄŸünü kazanıp geçmiÅŸtim. Burada ki önem, bunları basıma koyup, yapılacakları sıralamam gerekiyordu.
Kolay deÄŸil iki yıl basım iÅŸleri için kapı, kapı dolaÅŸmak. Her basım evi yüzüme simama bakıyor gibi idiler. Sanıyorum beni pek yapar biri gibi görmüyorlardı. KiÅŸilerin durum ve halleri bana bunu anlatır gibiydi.Zaten ilmimin ve konuÅŸmamın tarzı da bunlara yakındı.Ama yılmıyor bıkmıyor,kapı,kapı dolaşıyordum. Belki de beni defni bela etmek için tamam deyip bir iki ay oyalayıcı boyalayıcı laflar edipte bir yılın üzerinde halimi sormayanlar bile vardı.
Anladım ki, ben bu iÅŸin maddiyetini de yüklenmem gerektiriyordu. Hal bunu iÅŸaret- liyordu. Epey bir zaman düÅŸündüm, saÄŸa sola danıştım,onlarda ben gibi aynı kanaate varıyorlardı. Dedim madem ki er meydanına çıktım, ötesini de becermem lazım deyip sıvadım paçaları. Bir yıl da buna uÄŸraÅŸtım. Gene bir çok kapı araladım. Her dilden bir kelam her kafadan bir ses bir öneri veriliyordu. Ama gerçeÄŸi bulmam gerektiÄŸini de biliyordum.Bir çokları oyalama boyalama usulü gidiyorlardı.Benim bu iÅŸlerin acemisi olduÄŸumu anlayanlar,biraz gerçeÄŸi arkalarına atıyorlardı.Ve nihayet bu yıl” iki bin on sekiz” de aradığımı bulduÄŸum gibi de iÅŸlere ara vermeden daldım içeri.Zira gün günden kara geliyordu,bir de içimde ki tutkal gibi ÅŸey soÄŸuyordu.Korkum bana dirayet olmuÅŸtu.
Kararımı dijitalcilere yöneltmiÅŸtim. her ne pahasın olursa olsun, bu yazımlarımı bastırıp, eÅŸime dostlarıma, daha okurlarıma dağıtacaktım. Belki de zordu.Hiç bilmediÄŸim bir yola çıkmıştım.ÜÅŸenmedim dijitalcileri kapı, kapı dolaÅŸtım.Her kes bir öneri veriyordu.Ben ise gerçeÄŸe en yakınını arıyordum.Ve nihayet aradığımı bulmuÅŸtum.Bana her ÅŸeyini her yapılması gerekenleri bir,bir anlatan bu Mustafa arkadaÅŸa gönlüm ısınmıştı.
Ve bir gün bu ısınma haline katlanıp kapısını çaldım.Fazla uzun konuÅŸmadık.Sadece durumumu izah ettiÄŸim gibi yazımlarımın durumunu da ibraz edince,saÄŸ duyusu sayesine olur deyip,beni kapısından çevirmedi.
Bu vatandaÅŸ iÅŸinin erbabı idi, insanlığını güçlü görüyordum. Onun teminatı ile kısa bir zamanda kitaplarım basılıp teslim edildi.
Ä°ÅŸte kaderimin bana güldüÄŸü bir gündü o gün. BaÅŸarımın tam teminatı idi gayrı önümde ki dizili on dört kitabım. Bakıyordum her bir kitabıma. Hem de yanımda eÅŸim olduÄŸu halde. EÅŸim bana soruyordu,
--Ahmet, bu kitapları hep sen mi yazdın? Bir rüyadan uyanır gibi idik beraberce.
Evet baÅŸarmıştım. BaÅŸarımın sevincini tadıyordum.Ucaçak gibiydim.Gözlerim bile inanmıyordu bu duruma.Ama her ÅŸey önümde ki masada duruyor ve görüyordum.
Nihayet, bu hale gelmiÅŸliÄŸin halini de vermeliydim. Öncelikle bir güzel planlama yaptım. Önce devletimizin ön gördüÄŸü kurumlara kitaplarımı ulaÅŸtırmalıydım. Gene basımcı Mustafa Bey saÄŸ olsun yardımını esirgemedi. Gereken yerler ulaÅŸtırdıktan sonra benim vermem gereken yerleri bir güzel kayıtladım. Öncelikle milli kütüp-- hanelerimize. Ardında toplumun çok olduÄŸu dernek veya belediye özel toplanma yerlerine. Ä°lçemizin Jandarma karakoluna ve toplumun kalabalık olan yerlerine. Mesela huzur evlerine.
Ardından soyadımı taşıyan ve yakın hısım akrabalarıma pay ayırır gibi ayırdım. Daha sonra mahalle komÅŸularıma, tanıdığım kiÅŸilere. Sanıyorum yüzde doksanını dağıtmıştım.
Åžunun farkına vardım. Kitaplarımı dağıttıktan sonra, yaÅŸadığım toplum içinde, ÅŸahsıma önemli bir deÄŸiÅŸiklik oluÅŸmuÅŸtu. Ama kitap verdim, ama vermedim bana daha yakın samimiyetler çoÄŸalı vermiÅŸti. Bazen selamlar bile çifteleÅŸir hal almıştı. Toplumun deÄŸiÅŸik “iyi” bir halde gördüÄŸüne ÅŸahittim.
Sanıyorum bu da baÅŸarımın bana getirdiÄŸi sevgi saygı belki de büyük bir hürmetti. Ä°ÅŸte benim baÅŸarımın bu hali,öte yandan da daha ben varım dedirtecek yazımlarımın bir desteÄŸi,bir gıdıklayıcısı olacaktı.Nasıl yaÅŸam devam ediyorsa,yazımlarımda devem edecekti.Ä°nÅŸallah, yüce Mevla mahcup etmez,tüm dualarım yar ve yardımcım olur kanısıyla yarın ki günlere hazırlanmaktayım…..
01-07-2018
|