01-01-2011
Bu yazımımı yeni bir yazım serisi olarak kayda almak istiyorum.Zira yazım bile bir heves! Ä°se, iÅŸte hevesin içine dahil olması gereken bir yazı serisi diye düÅŸününce, karar kıldım bu günden itibaren biraz olumluÄŸa yüz tüten Hevesli yazımları not eyleyip sonuca varmak istiyorum. Daha hevesimi dahi açıklamadan sonuca varmayı yeÄŸledim. Hani derler” son söyleyeceÄŸini ilkin söylemek” diye bir deyim vardır ya bende o hale gelmiÅŸ oldum. Heves kelimesinin sözlük manası sözlüklere göre hem çok geniÅŸ hem çok görüÅŸ hem de, deÄŸiÅŸik ÅŸekillerde yayıma geçmiÅŸ.Bence,kısaca: Ä°stek duymak” diyorum. Neye istek duymak, Dünyada gücün ister yetsin ister yetmesin her ÅŸeye,Hani baÅŸlığa attığım baÅŸlık gibi. Bu gün yaÅŸlı sayılırım.Åžöyle geri “mazime” dönüp nelere heves etmedim ki.Öncelikle oyun çağında,tüm çocuk arkadaÅŸlarım dan üstün olmaya hep heves etti. Bu hevesim her alanda geçerli idi. Ardından düÄŸünlere gittim.Önce davulu çalan davulcuya.Zurnayı öttüren,zurnacıya.Vücudu dolap beygiri gibi evirip çeviren köçeÄŸe.Heves ettim. Camii ÅŸerife gittiÄŸimde Kamet eden hafız efendiye. Ardından ılım, ılım KUR’an okuyan imam efendiye,hele tüm dünya Ahreti tek,tek anlatan imama, hep hevesim ettim. Futbol topu ardında cin gibi futbolcuya, Attığı yumruklarla ringi titreten boksöre.Uzun adım atlamada bir ev boyu ve eni atlayan atlete. Atletizmde, dünya rekorunu kıran atlete. Kısacası kendi yaptıklarımın dışında ki tüm gördüklerime, yapabildiklerime heves etmiÅŸimdir.Aslında belki her insan da heves etme isteÄŸinde bulunmuÅŸtur.Pekiyi ben bu yaÅŸa gelene kadar nelere heves ettim de,denemede bulundum,uÄŸraÅŸ verdim, çalıştım çapaladım da neyi ne kadar veya hangi ayara kadar baÅŸarılı olabildim. Bu heveslerimin bazıları da durumuma göre yaşıma göre hep deÄŸiÅŸken oluyordu.Ne kadar gençlik heveslerim gençlik halime göre geliÅŸtiyse de, yaÅŸlandıkça da yaşıma göre heveslerim geliÅŸiyordu. YaÅŸ elli barajını aşında, öncelikle üzerime ÅŸart olan ibadetlerimi yapma hevesi kamçılıyordu.Ne kadarda kendimi bildim bileli ibadetlerimi yapıyordumsa da,bu yaÅŸtan sonra içimde heves gerçekten alevlenmiÅŸti.Ä°badetlerimin başında,Namazlarımı,oruçlarımı zekat fitre,Hac farizamı yapmam da heveslerin getirdiÄŸi bir istek kabul ediyordum.Nasıl gençlik yıllarımın hevesleri içimde yitmeye azalmaya baÅŸladıysa,iÅŸte bu ibadet heveslerim yerini dolduruyordu. Åžimdi burada yazdıklarım,belki kendini övüyor,methediyor ne bileyim hani pohpohluyor denile bilir,hatta düÅŸünülebilinir de. Ama ben bunca yıllık çalışmalarımda veya verdiÄŸim uÄŸraÅŸlara bakarsak hiçte hevesin özünü baÅŸarmış deÄŸilim. ÇocukluÄŸum yoksulluk içinde geçtiÄŸinden, satın alma gücüne sahip deÄŸilken. Önce okuma arzum vardı. Benim heves kıldığım yolu bulamadım.Tecellim kaderimle, arzumla barışmadı kayıp ettim. Ama gazete mecmua bolca kitap okuma emelini iyi derece ile geçtiÄŸime de inanıyorum. Askerlikten önce ÅŸiir yazmayı heves ettim.Zira o zamanlar TRT. Radyosunda çok güzel ÅŸairler ÅŸiir okuyorlardı. Bazı gazete mecmua sayfalarında okuduÄŸum gördüÄŸüm güzel eserler içimin yanmasını saÄŸlayıp hep hevesim oluyordu. Ä°ÅŸte bu hevesle baÅŸlamıştım ÅŸiir yazmaya.Köy çocuÄŸu,köyde yaÅŸayan biriydim.,Fazla bilgim yoktu,ama içimde duygular hisler gıdıl,gıdıldı edip hep beni ÅŸiir yazmaya zorluyordu. Çok uÄŸraşı vermiÅŸtim.Hiç yılgınlık tatmadım,sade yazıp müsfette defterimde aylar yıllar biçimden biçime getirme telaşı içinde hep uÄŸraşıyordum. Bu uÄŸraÅŸlarım zaman, zaman benim heveslerimi dolduruyor,arzularım isteklerim daha da yazma uÄŸraşına yön açıyordu.Åžunu itiraf edeyim ki,bu yazımlar saÄŸ oldukça devam edecek ama sonu(!)?
Åžiir yazmaya devam ettim. Bu gün yetersiz de olsa olumlu görüyorum kendimi. Bunun yanın da Saz, çalmaya büyük bir heves içinde saz uÄŸraşısına baÅŸladım.Tabii sazım olmadığından bu iÅŸe el evinde,el sazıyla baÅŸlamam beni hem üzüyor hem de hevesimi kamçılıyordu. Zira televizyon ve Radyo yayınlarında ki saz ÅŸölenleri, saz eserleri beni eÅŸkare mest ediyordu.Ama ben en azından deli gönlümü susturacak kadar bir saz çalmayı arzuluyordum.Hatta merhum M. Kemal Atatürk ne demiÅŸ” Her ÅŸey olabilirsiniz ama sanatçı olmak zor” Gerçekten dönüp maziye baktığımda bu sözün ne kadar geçerli olduÄŸunu anlamıştım.Zira ÅŸiirlerim var,olanaksız bir sesim var,doÄŸru dürüst avaz tutmuyordu.Beste yapma kabiliyeti sıfır desem ayıp olmazdı hani. Bir zaman satın almış olduÄŸum kendi sazlarımla tek başıma, kırk yıl uÄŸraÅŸ verdim.Ä°nanın gönlümü susturmadı.Ama gönlümü avutur gibi oldu.Zira son dayanağım yalnızlıktı.Hiç bir ustadan yardım görmediÄŸimden öylece kaldı. Fıkra gibi kısa ve özlüÄŸü kuvvetli eserlerin yanında hikaye dünya da yaÅŸadım anılar hatıralar denemelerim oluyordu.Önce kalem ile,ardından zor bela bulduÄŸum daktilo ile yıllarca uÄŸraÅŸtım. Bu uzun ÅŸekilli yazımlar, iÅŸ yorgunluÄŸu ardından,Türkçe bilgimin yetersizliÄŸi bana usanç getirip heveslerimi baltalıyordu. Ama içimde ki sonsuz hevesle beni ÅŸekilden ÅŸekle koyuyordu bir nevi. Her gün deÄŸiÅŸik düÅŸünceler içinde ömrümü bitirme gayreti içindeyken,bir türlü o düÅŸünceleri kayıtlamayı ihmal etmedim.Ä°lk önceleri tükenmez kalemle bir zaman devam ettim.Benim için zor oluyordu.Yazmak,düÅŸüncelerimi karalamak onları satır,satır kayıtlamam, hevesime yol açıyor ama beni yoruyordu.bir zaman sonra güç bela bir daktilo sahibi olduÄŸum da,dünyalar benim olmuÅŸtu bir nevi.Hep yazmayı amaçlıyor hep yalan yanlış eÄŸri büÄŸrü yazmaya çalışıyordum.Ama ilk planda daktilo sesinden evde ki çoluk çocuk memnun deÄŸildi.Bir yandan ÅŸiir,bir yandan hatırlarım,bir yandan hikaye denemeler,bir yandan günlük yaÅŸamın içinden fıkralar.Hep yazma hevesimdi bunlar. Ä°ÅŸte bu zamanlarda bilgi sayar denilen bir alet bizim eve çocuklarımın isteÄŸiyle teÅŸrif etti.Yeni bir tekniÄŸin icadı olan bu bilgi sayara defalarca baktım,baktım. Hiç dilinden halinden anlamıyordum.Ama içim içime sığmıyordu.Zira benim aradığım benim noksanım olduÄŸunu kabul gördüÄŸüm bu aletti.Her iÅŸ günümde onun nasıl kullanıldığını,her gece sabahlara dek onu nasıl kullanabileceÄŸimi hep düÅŸündüm hep hayelledim. Hatta çocuklarıma defalarca söyleyip yalvarıp yardımcı olmalarını razı ettim.Bilgisayara da epey metanet verdim.Zira benim için çok deÄŸerli bir ÅŸeydi.Ä°ÅŸte bu uÄŸraşımın neticesini bir zaman sonra baÅŸarmış kendi halimce kalbur üstü misali idare etmeÄŸe çalışıp,hevesimi bir alanda toplayabiliyordum.
Ama ya diÄŸer dünyalıklarım. Bu yaşıma göre hepsi bitmiÅŸ diyorum kendimce. Zira futbol için alemi alt üst eden ben,ÅŸimdi futbolu yattığım yerden bakıp hevesimi kırıyorum.Daha o gibi daha neler, neler. Åžimdi yakında emekli olma olanağım olacak inÅŸallah. Bu yaşıma göre olan hevesleri gün, gün yaÅŸayıp ilerde yapacağım veya hanımıma yapacağız Ä°nÅŸallah diyorum. Ama ÅŸuna iman ediyorum ki,bugünümün heveslerim geleceÄŸe yaparım ederim ederiz demem hep saÄŸlık sıhhat üzerine olmaktadır.Tabii bu ÅŸansı da beni ve bizi yaratan yüce Mevla’mızın yüce ihsanı olacaktır.Bundan ÅŸek ve ÅŸüphemiz yok ve olmayacaktır da. Åžu an ki ilk hevesimiz,emekli olabilmek.Bu gün her ÅŸeyimle iyi, güzel,saÄŸlık sıhhat yerli yerince.Bu emeller üzerine,memleketimize dönüp,ÅŸu eÅŸ dost hasret özlemini bir susturmak.Elli yıllık bu hasret özlem belki bu yaÅŸtan sonra bu dar zaman içinde sönmeyecek,bitmeyecek.Ama hiç olmazsa yüze gelenini körletirsek gönüllerimiz biraz ferahlı huzurlu olurken,mutluluÄŸu da tatmış olacağız Ä°nÅŸallah. Memleket hasreti her ÅŸeyimin üzerin de olduÄŸuna inanıyorum.Yüce Mevla’ma dua ve niyazda bulunuyorum ki,biraz olsun bu hasretten kurtulma zamanı ihsan eyle. Ha ondan sonra hayal dünyamda defalarca yapıp,defalarca yıkıp bozduÄŸum emellere eriÅŸe bilmek.Bunların başında ki ilk emel,köyüme baba ocağına önce kendim için sonrada ardımda doÄŸup, büyüyüp gelen soyum için bir küçük yuva düÅŸünüyorum.Zira o hanede ardımdan gelecek olan soyup sopum barınacaklar.Bu da benim için en büyük bir heves olacaktır.Olmaktadır. Üstelik yaÅŸam planımda da, emekli olduÄŸumda,mesela bir ayını Sincan da ki evimizde.Ä°ki ayını köydeki evimiz de. Gene iki ayını yaylada ki evimizde tekrar dönüp bir ayımızı Sincan da ki evimiz de geçireceÄŸiz hevesinin temelini de atmıştım. Ardından,yaÅŸamın yanı olup da,gönlümüzün çektiÄŸi ailecek arzularımızın tatmini için her ne gerekse onlara el atıp yavaÅŸ,yavaÅŸ düzene koyup geri kalan üç günlük ömrü tamamlamak gerekiyor.. Gayrı bunları önde gelenlerin bazılarını yazım eylemek beni ferahlatacağına inanıyorum. Mesela: Hanımıma dedim ki,sen sabırlı ol,ben ÅŸu tam emekliliÄŸi bir alayım,söz veriyorum seni üç öÄŸünün birini lokantalarda yedirip içireceÄŸim. Hani bir ayın,bir haftasını saÄŸda solda gezmek tozmak görmek ile geçirteceÄŸim dedim.Ä°stersen köyümüzün yaylalarında otuz koyun alıp çobanlık edebileceÄŸiz. Birkaç keresinde Türkiye televizyonların da gördüÄŸümüz o güzelim manzaralara hanımımın içi geçerek ah çektiÄŸinde -- Ä°nÅŸallah hanımım ereriz o murada diyordum. Gene bir seferinde, Ä°stanbul boÄŸazının kıyısında insanlar balık tutuyorlardı.Hanımım o an, --Efendi bizde oraya gitsek de, olta ile balık tutabilirmiyiz demiÅŸti. Hiç düÅŸünmeden, benim de içim kütleyerek, -- Ne demek hanımı elbette tutarız, hem de tutacağız Ä°nÅŸallah, deyince gözleri yeÅŸermiÅŸ mutluluk okuyordu gözleri o heves içinde. Baktım hanımıma dokunacak, --Çok balık tutarız amma, bir ÅŸartla, -- Åžartla mı, Ne imiÅŸ o ÅŸart? -- Ä°stanbul’a gidip bir pansiyona veya otele yerleÅŸeceÄŸiz. Olta takımını da düzeceÄŸiz. Ve akÅŸama kadar da balık tutacağız, fakat tuttuÄŸumuz balıkları geri geriye denize bırakacağız dediÄŸim de, hevesi ölmedi ama içinde ki hevesi büyütüp vücut azalarına yansımasını önlemiÅŸtim. Bir baÅŸka hevesimiz, Åžu meÅŸhur Ulu dağımız da bir iki hafta piknik yapmak. Pekiyi bizim,batı kara deniz sıra daÄŸlarında ki, köroÄŸlu daÄŸlarına kurt mu düÅŸtü de orayı tercih ediyoruz.Olmadı, çünkü içimizde ki heves uludaÄŸda ki çoban kayasının dibinde piknik yapıp huzur aramak. Hani bu TV. kanalları var,benden çok hanımı verem edecek,ben vaat etmekle usanmazken hanımım da heves etmekle bıkmadı.Åžimdilik ilk fırsatlar da Ä°ZMÄ°R bölgemiz revaçta. Ayrıca Balıkesir Burhaniye de ki bir köyde ki HAYAT müzesi,Ä°zmir yolu, Burhaniye’ye bir km önce ki köymüÅŸ.
|