Bizim Irza emmi gene neÅŸeli ve ÅŸakrak bir ÅŸeyler anlatıyor du.Dinleyenler de onu heyacalı ve merakla dinliyorlardı görünüÅŸe göre. Hani beni dinlemedi demesin der gibi bende yaklaÅŸtım yanına sohbetini dinleyeyim diye yalan olmasın ama onun sohbetlerini sevdiÄŸim kadar birazda sohbetlerine merak etmekteyim. Nesini sorarsın Bizim bu mahallenin sohbet emmisinin sohbetleri de bir baÅŸka oluyor.Hani bazen çıkmaz sokaklardan bile sıyrılıp yol bulabilen birisi. Ne kadar tahsili az ise de hayat tecrübesi veya yaÅŸamın verdiÄŸ bir güçle kendini yetiÅŸtirmiÅŸ görülüyordu Irza emmimiz. Sohbetin tam başında olamamıştım.Ama sohbetin tam koyulaÅŸtığı onun coÅŸmuÅŸluÄŸunu yakalamış haldeydim. Irza Emmi, -- KomÅŸular kırk yılın üzerinde memleketten uzak yaÅŸadım.Ä°nanın bazı Türkçe kelimeleri bile unutmuÅŸluÄŸum var.Bazı görenek adet ananeleri de yaÅŸarken anlıyor hatırlıyorum. Demek ki diyorum biraz da yaÅŸlılık bela olmaya baÅŸlamış bana.bir çok ÅŸeyin unutmuÅŸluÄŸunu yaÅŸamaya baÅŸlamışım. Eskiden çalışırken emekli olmadan yıllık izinlerimin bir kısmını vatanımdan uzakta geçiriyordum.Bir kısmını da vatanımda kullanıyordum.Gel velekin bana veya bize verilen izinler o kadar kısa idi ki,bir izinde başımızı kaşıyacak vakit bulamıyorduk.Üstelik saÄŸdan soldan duyduklarımıza da pek önem verip kayda almıyorduk. Ama emekli olunca bizde izin denen ÅŸey bitti.Gayrı izin deÄŸil tatil yapıyoduk.Bu da beÅŸ altı yedi ay veya daha fazlası oluyordu. Ä°yi bir ÅŸeydi,senenin yarısını vatanda, yarısını ikinci vatan da geçirmemiz.Kış aylarını oralarda yaz aylarını da vatanımızda ekseri vilayetimizde ilçemiz de veya köyümüzde geçirmeye çalışıyorduk. O kadar hasret özlem dolmuÅŸum ki,inanın ilçem de veya köyüm de her kime rastlasam sarılıp öpeceÄŸim geliyordu.Herkesi kendime eÅŸ dost biliyordum. Kolay deÄŸil efendiler tam kırk iki yıl bu zaman.Ne demek kolay deÄŸil,kırk iki yıl bu kolay deÄŸil. Her neyse emekli olunca eÅŸimle dostumla daha fazla görüÅŸmeler selamlaÅŸ- malar gelip gitmeler fazlalaÅŸmıştı.Hani ben kırk yıl dışarda kalmamla Türkçeyi unuttum der iken,ÅŸimdi yaÅŸadığım bazı olayları gençlik dönemim de hiç yaÅŸamamıştım. Burada en önemli dikkatimi çeken ÅŸey dostluklar azalmış. Toplu edilen sohbetler yok olmuÅŸ gibi.Gidip gelmeler neredeyse kesilmiÅŸ"eÄŸer çok derin hısımlıklar varsa ayrı ÅŸey".insanların insana bakış açıları bile deÄŸiÅŸmiÅŸ. Ama asansörde ama merdivende rastladığına selam ver tanrının selamı alınmıyor.Yukarıdan gelen kiÅŸi selam vermiyor,inanın hal hatır dahi edilmiyor.. Ne bileyim öyle haller öyle durumlar var ki,insan eskileri hatırlayınca kendi kendine bir mahcubiyet bir utanma yaşıyor. Ha ÅŸurada beyan etmek istediÄŸm önemli gördüÄŸüm bir baÅŸka hal var. Efendiler Altmışını bulmuÅŸ biri olarak ilk kez son izinlerde ve emekli olduÄŸum zamanlarda yaÅŸadım bu olayları. Ama inanın hala aklım fikrim bir türlü çözümüne ermiyor.Bilmiyorum sizler de bunlara dikkat ettiniz mi?.
Bir dostumun yanına gittim,yüzüme dahi bakmadı herhalde çay ısmarlama- dan çekindi. Ben ikimize sabah çayı söyledim afiyetle içti.Helali hoÅŸ olsun.Bu sıra kendi yüzümü okÅŸar gibi yaptım sakalım epeyce büyümüÅŸ,saçlarım da uzamış olduÄŸunu fark edince -- Ya Murtaza tanıdığın iyi bir berber yokmu bir traÅŸ bari olayım dedim.Ne dese iyi, -- Olmaz olur mu Hacı emmi,arka sokakta bizim köylü berber var,ona git emme "amma" Beni Köylün Murtaza yolladı kendisine de selamımı söyle.SaÄŸ ol deyip yanından ayrıldım dediÄŸi berberi buldum,kimse de yok imiÅŸ o sıra, köylüsü Murtaza selam söyledi beni de sana o yolladı deyiverdim.Valla dedim ama berber efendi selamı bile almadı.traşım bitti borcumu ödedim.Hayat bu devam ediyordu.Aynı sezon bir baÅŸka yerde. Bir ÅŸirket bürosunda bir kaç kiÅŸi oturuyoruz, ortalık biraz alevlenir gibi oldu,fırsat bilip, -- Yahu yakup, bana bir iki bel kemeri lazım,ÅŸöyle tavsiye edebileceÄŸin iyi kemerciler var mı? -- Olmaz olur mu Rıza emmi,falan sokağın orta yerine vardığında Kayışçı oÄŸulları diye bizim tanıdıklar var,iyi kaliteli kemerleri vardır. Yalnız beni köylüm Yakup kalaycı yolladı de, ayrıca selamımı söyle. -- Selamın başımın üstüne deyip ayrıldım bürodan.ÜÅŸenmeden gittim dediÄŸi Kayışçı oÄŸullarına.Selamı aldılar güler yüz gösterdiler.Üç kemer beÄŸendim benden doksan liradan fazla para istediler.Ama iyi pazarlıkçı olduÄŸumdan olacak doksan liraya uyuÅŸtuk satın aldım kemerleri.Oysa ki aynı kemerlerin tanesi diÄŸer tüccarlarda yirmi lira civarındaymış. Gene böyle üç beÅŸ arkadaÅŸ ilçemizin çay bahçesinde sohbet ediyorduk. Zaman yayla zamanı olduÄŸundan bize bir küçük naçak veya bir balta lazımdı. O gün akÅŸama köye gitmem gerekti,onun için aklımda ki bu balta nacak iÅŸini halletmeliydim diye düÅŸünüyordum. Çay bahçesinde ki arkadaÅŸlara, -- Yahu komÅŸular bize bir balta veya bir nacak lazım,bildiÄŸiniz tanıdığınız bir iyi demirci biliyormusunuz?. Ä°çlerinden biraz godaman sayılanı kara Davut -- Ne demek bu da sorulur mu,ilçemizin meÅŸhur demirci ustası Hasan Ali usta var doÄŸru ona git.Onun iyi malları vardır.Ha unutma benim yolladığımı söyle, Tam lafı bitti bitmedi uzun lakaplı Lütfü, -- Hacı dayı sen bırak Hasan Ali ustayı. Sen doÄŸruca eski demircilerden MemiÅŸe git benim yolladığımı söyle bak görersin taltıfleri bile hoÅŸ olur. Baktım benimle konuÅŸan ve beni kendi bildikleri kiÅŸilere selamlarıyla kendilerinin yolladıklarını söyleyen bu insanlar oldukça ciddiler.Kendilerine fazla bir ÅŸey söylemeden yanlarından ayrıldım. BaÅŸladım bu insanların bana söylediklerine. Benim yolladığımı ve selamım söyle demek ne oluyordu.Haydi selam, Allah'ın selamıydı.Üstüne basa basa benim yoladığımı söyle demek, neyin nesiydi,bir türlü anlayamadığımdan dolayı baÅŸladım düÅŸünmeye.sağını solunu,altını üstünü düÅŸün, inanın bir çıkmazda kaldım gittim.Ama ben kendi bilmediÄŸim demirciye gidip iÅŸimi gördüm.Fakat hala bana göre bir bilmece olan bu selam bu adet düÅŸünme günlüÄŸümün bir parçası sayıyorum.Hayırlısı Allah'tan.....
01 Haziran 2014 Pazar Sincan |