Sanıyorum yazımıma en güzel baÅŸlığı bulmuÅŸ durumdayım.Zira yazımın canlılığını tazeliÄŸini,belkide ebediyete götürecek bir durumda olacağına inanıyorum.
Sevmek ne güzel,sevilmek ne güzel,ya sevinmek dahası sevindirmek ne güzeldir her halde. Bence sevinmek mutlulukların en üst seviyesi olduÄŸu kadar sevindirmekte pek âlâ olsa gerek. Zira seversin, sevilirsin, sevinemezsen,sevindiremezsen içinde bir burukluk,bir eziklik seninle beraber yaÅŸar gider.
Åžunu burada beyan etmek gerekse,sevinmek için elbette en güzel bir halde yararlı faydalı bir amelde bulunmak lazım ki,sevinmeyi yaÅŸamak sevinmeyi tatmak gerek.Yoksa ki yaÅŸamda görünürde hiç bir faal bir hal durum yokken sevinmek zoraki bir hal olsa gerek.
Köyün tozlu asvalt yolunda ÅŸehre giden bir araba var köy yolunda.Ä°çinde iki kiÅŸi kısacası karı koca ilçeye gitmekteler. Belki de bir kaç kilometre uzaklaÅŸmışlardı ki köyden,hemen virajın ilk görünümünde iki kiÅŸi, aynı anda gelen araba el etmeye, arabanın durması için iÅŸaret ediyorlardı. Åžöför gayet sakin bir ÅŸekilde kendilerine el iÅŸaret eden bir çift yaÅŸlı karı kocaya yaklaşıp sakince arabayı durdurup,
-- Buyrun Hasan Ali amca yolculuk ne tarafa?. YaÅŸlı amca daha yüzüne bakmadan hanımı,Hacı Hesibe abla,
-- Aaa bu bizim Irza imiş, deyiverdi. Ardında Hasan Ali amca,
-- Evlat biz de ilçeye kadar gidecektik,ama vasıta bulamadık.Bizahmet bizi de arabana alırsanız memnun oluruz.
Åžöför ırza gayet sakince yere inip zor yürüyen iki yaÅŸlı çifti arabasına itina ile bindirdi..
Hani biraz sakin olan arabanın içi birden konuÅŸmalarla doluvermiÅŸti.Hem de ne konuÅŸmalar.Belki de iki ailenin bir yıldır görmemezliÄŸin getirdiÄŸi bu sevinçli mutlu huzurlu konuÅŸmalar,epey bir yol gidilmenin farkına dahi varılmamıştı.
Nihayet Åžöför Irza,
-- Hayır ola Hasan Ali amca,ilçeye ne iÅŸ düÅŸtü de böyle geçikmeli olarak yollara düÅŸüverdiniz. Gene lafı Hacı Hesibe abla almıştı.
-- Neden olacak Irza efendi kardeÅŸim.Geçen hafta bir iÅŸimizden dolayı ilçeye kadar gittik.Ä°ÅŸimizi bitirip güya sorunsuz olarak köye dönecektik ya,nasıl ne oldu bizim efendi kolduk deyneÄŸinin birini bindiÄŸimiz takside unutmuÅŸ.Bende hiç farkına varmamışım. Belki de havanın karanlık olmasından dolayı olacak.Her neyse,ÅŸimdi bizim efendi tek deynekle yürüyemiyor.Yalnız inanın bir deynek alacak maddi durumumuz da yok.Zaten iki deyneÄŸi de ilçe kaymakamı bir nevi hediye vermiÅŸti. Åžimdi taksiciyi arayıp ,mümkünse deyneÄŸimizi bulup bizim efendiyi yürür hale getireceÄŸiz,iÅŸte bu gün bu iÅŸ için yolla düÅŸtük. Eh Allah Rast getire inÅŸallah buluruzda bir eziyetten kurtuluruz ırza efendi kardeÅŸim..
Önce biraz tebessüm ettikten sonra,
-- İyi ama, o taksiyi veya taksiciyi tanıyormusunuz?,
-- Hayır ikisini de tanımıyoruz.
-- Pekiyi nasıl bulacaksınız koltuk deyneÄŸinizi? Hacı abla da gülmeye baÅŸladı.
-- Bizim bu iÅŸ çayda ki balık, daÄŸda ki geyik misali,bir akıl edip gidiyoruz iÅŸte. Yalnız belki taksici bizim koltuk deÄŸneÄŸimizi yeni mahalle saÄŸlık ocağına veya yeni mahallede ki bir markete bıraka bilir diye düÅŸündükte. Çünkü o taksici yeni mahallede oturuyor olduÄŸunu konuÅŸmuÅŸtuk o zaman araba da.
-- Hakikatten cesaretli görüyorum sizi. Hani Nasrettin Hoca misali,sizde biliyorsunuz göl yoÄŸurt tutmaz,ya birde tutarsa misalini yaşıyorsunuz galiba,
-- Ä°ÅŸte bizim Herifi o zaman yürür hale getirirz diye düÅŸündükte..
-- Eh Allah'tan ümit kesilmez.Ä°nÅŸallah beraber gider buluruz.
-- Valla iyi olur Irza efendi kardeÅŸim, inanın yardıma çok ihtiyacımız var.Adam yürüyemiyor.Yürüse de yüz metreyi bir saatte gidiyor maÅŸallah. Yardım ederseniz sevinir size bolca dualar ederiz.
-- Hah, tamam bu dualarınız bana yeterli,merak etmeyin koltuk değneğinizi buluruz inşallah.
Daha binbir temenni binbir ümit içinde otuz kilometrelik yolu konuÅŸup ilçenin yeni mahallesine kadar gittik. Geldik amma,günlerden Cumartesi olduÄŸundan dedikleri saÄŸlık ocağı kapalıydı, buradan umudu kesmiÅŸtik
Biraz daha ileri gidince bir market çıktı karşımıza,arabadan inip marketçi beye durumu sorduk, sorduk ama adam bize olupsuz cevap verdi.Zira kendisine böyle bir emanet bırakılmamıştı.Yalnız iki yüz metre ileride bir baÅŸka marketin olduÄŸunu söyledi.YaÅŸlı karı kocayı ve hanımım orada bırakıp yalnız başıma ileride ki markete kadar giderken, önüme ticari bir taksi çıka geldi.Kendisine durması için iÅŸaret ettim,yanına verınca dururmru anlattım.
Taksici birini tanıyormuÅŸ onu cep telefonundan aradı,netice de kendisin de böyle bir deÄŸneÄŸin unutulmadığını söyledi.Oradan markete kadar gittim, maalesef oraya da böyle bir emanet bırakılmamış,ancak bırakılırsa bize ulaÅŸtırabileÄŸini söyledi.Bu durum da bizim köyün adını ve ihtiyar amcanın adını istedi benden,ben bu kez marketçiye,
-- Birader efendi bizim ilçede böyle koltuk deÄŸneÄŸi satan eczane veya buna benzer bir yer yokmu? Diye sordum, Marketçi gülerek,
--- Olmaz olur mu birader,yalnız ben tam yerini bilmiyorum ama ilçe merkezinde bir eczaneye sorarsan satılan bir iki yer vardır, Onlar sana satılan yeri söylerler, dedi.Ben de yardımına teÅŸekkür edip geri döndüm.
Markete elim boÅŸ dönmeme pek sevinmemiÅŸ bir halleri olduÄŸu gözümden kaçmamıştı. Gene de teselli olur kanısıyla,
-- Hasan Ali amca sıkma canını, ölümden gayrısına çare bulunurmuÅŸ deyiverdim. Bunu fırsat bilen Hacı Hesibe abla,
-- Yahu Irza efendi kardeÅŸim, zaten benim bey ölmüÅŸlüÄŸü yaşıyor,Ben afallar bir halde,
-- Ne demek Hacı abla,bak amcam turp gibi maÅŸallah,dünyada bir onamı yer yok. Bakıyorum da çekemiyorsun her halde.
-- Biraz da çekemiyorum doÄŸru.Zira beÅŸ kuruÅŸ gelirimiz yok.Zora ki yaşıyoruz.Ne sigortamız var,ne dul yetim aylığımız var,ne de beÅŸ kuruÅŸluk bir gelirimiz var.ÅŸaşırıp kaldık.Çocuklardan da hiç bir hayır yok.Zavallılar kendilerini geçindiremiyorlar.Benim efendi ha var ha yok.Ä°nanın bu olmasa bir kocaya gider başımın çaresine bakarım tamam mı.
Hacı ablayı üzülerek dinlemiÅŸ, tamam diyememiÅŸtim.Bu gün biraz varlığım vardı belki ama, bende bu yoksuzluk köprüsünü zor bela geçip bu günlere gelmiÅŸtim....
Hep beraber arabaya doluÅŸup,ilçe merkezine geldim.Bir eczanenin önünde durup,aradığımız deÄŸneÄŸin nerede satıldığını sorduÄŸumda,eczacı hanım bana bir yeri tarif ediverdi saÄŸ olsun.
Tekrar arabaya binip tarif edilen yeri bulup,aradığımız deÄŸneÄŸi cuzi bir fiata satın alıp geri döndüÄŸümde,arabanın içinde ki sevinci açık olan camlardan dışarı yansımasını fark etmiÅŸtim.
Bir sevinç vardı arabamın içinde.bir ümitin bitiÅŸi bin ümitlerin yeÅŸeriÅŸinin ıspatıydı bu sevinçler.Kendi kendime düÅŸündüm,alt yanı bir koltuk deÄŸneÄŸi idi aradığımız.Ve bulduÄŸuma ben daha önemsemezken, onların sevinçlerinden bir nevi bayram ediyorlardı.Ben onları seyrederken baktığımda yoldan geçenlerde bakıyordu bu sevinç çığlıklarına.
-- Bak Hasan Ali amca senin koltuk deÄŸneÄŸin ta buraya kadar gelmiÅŸ iÅŸte bulduk gözün aydın olsun. Derken yaÅŸlı adamın gözleri alaz kerez yaÅŸlanmış sevinç göz yaÅŸları vardı. Belki de yaÅŸlı amcanın sevinci onun için en büyük güc en büyük kuvvetti.
Koltuk deÄŸneÄŸini verdiÄŸim de,bana sarılmış, bir babanın bir evladı kucaklar sıcaklığıyla sıkıyordu beni.Ve elimden aldığı koltuk deÄŸneÄŸi ile arabanın çevresinde attığı turla,yeni sürtünürken, yürümeÄŸe baÅŸlamış bir bebek sevinci ile coÅŸması hiçte boÅŸ bir hal deÄŸildi.
BoÄŸazım düÄŸümlenmiÅŸ,içim sıkıntıya düÅŸmüÅŸ,gözlerim ayan beyan yaÅŸlanmıştı. AÄŸlamadım ama aÄŸlamadan da ileri bir hal içinde olduÄŸumu fark ediyordum kendimi.
Bir yanda sevindirmek bir yanda sevinmek.Ne kadar mutluluk ne kadar saadet dolu bir hal. Belki maddi deÄŸeri olmayan bir maddenin insan oÄŸluna verdiÄŸi manevi sevincin mutluluÄŸunu ,hatta o kadar da karşılarındakine de o kadar aşılaması büyük bir ÅŸey olsa gerekti.
O anda ÅŸu geldi aklıma.ister devlet baba olsun, ister hükümet baba olsun, ister diyanet baba olsun,ister her hangi bir kuruluÅŸ baba olsun,milletimizin saÄŸ duyundan faydalanıp bir çok ismini cismini bilmediÄŸimiz Müslüman ülkelere yardımlar topluyorlar.Toplanan bu yardımlar ister hedeflerine varsın,ister varmasın,yalnız yapılan bu yardınların karşılığı hasıl olan bu sevinçleri yaÅŸamamak,veya yaÅŸatmamak insanları biraz kayıt dışı ettiÄŸine inanmaya baÅŸladım. Zira her insan yaptığı yardımların sevincini yaÅŸarken yaÅŸatırken daha yardımlar yapmaya istek duymakta olduÄŸuna inanıyordum.
Zira az bir veya küçük bir yardımın verdiÄŸi sevinç, yaptığı yardımın sevincini yaÅŸamak daha baÅŸka türlü oluyormuÅŸ..
19-08-2012 (Ramazan bayramı) |