H A Y A T I M
Ben Gerede ilçemizin panayırlarının kurulduÄŸu ayda dünyaya gelmiÅŸim. Yalnız anam ne ilk panayır ne de son panayır mı, birde hangi yıl olduÄŸun seçememiÅŸti. Oysa nüfus kaydım 21 Mayıs 1948 tarih yazılı.Birde ÅŸunu ilave edeyim ki,1949 da Samat köyü ilkokulu yandığını ben anamın sırtında yangını seyrettim. Ve bugün bu yangın olayını ayan beyan hatırlıyorum.
Ben,babamın beÅŸinci,anamın da ilk çocuÄŸu idim.Ve aile olarak beÅŸ erkek bir kız olmak üzere altı kardeÅŸtik.Ailem oldukça fakirdi .Babam çalışmayı çok severdi.En çokta hayır iÅŸlerine önem verirdi. Babam biraz ters ve buruk bir huya sahipti. Anam saçı uzun aklı kısa tabirine sahipti.
Sanıyorum yıl 1955 idi,beni sokaktan yakalayıp köyün o zaman ki muhtarı Kemal EroÄŸlu ’nun evinde nüfus kaydımı yaptılar.Sanıyorum sekiz yaÅŸlarımda idim.Cezalı olması diye küçük yazdılar.Belki babamla anam izinnamelerini de o gün almışlardı.
Ä°ÅŸte o gün beni ilkokula götürdüler.Ä°rfan öÄŸretmene teslim ettiler.Hem irfan öÄŸretmen hem de öÄŸretmen olan hanımı bana büyük bir sevgi gösterdiler ki,sanırsınız beni ipsiz okula baÄŸladılar.Okul açılalı epey zaman olmuÅŸtu.Ama bana gösterilen ilgi,sanki beni okula baÄŸlamıştı.Belki de okulumda gördüÄŸüm bu ilgi beni her zaman baÅŸarılı
Olmamı saÄŸlamıştı.Ä°ÅŸte o dönemler de bütün çocuklar bana cin Ahmet veya cin oÄŸlan diyorlardı.
Ä°lkokulu 1959 da köyüm Samat 'ta bitirdim.Babam ilgisizdi.Dayımın gayretiyle devlet yatılı öÄŸretmen okulu için bir süre Gerede de kurs gördüm.Ve yazılı imtihanları kazanmama raÄŸmen babamın yüzünden sözlü imtihana katılamadım.Bu durumu öÄŸrenen ikinci büyük aÄŸabeyim ,Zonguldak 'ta ticaret lisesinin orta bölüme benim kaydımı yaptırdı.
AÄŸabeyimin bu iyi ve güzel tutumu beni sevindirmiÅŸti.Fakat burada hiç hesapta olmayan durumlarla karşı karşıya kalakalmıştım.Zira gittiÄŸim okul ticaret üzerine eÄŸitim veriyordu. On üç on dört ders veriliyordu. Ama ben samat köyünde iyi derece ile okulumu bitirdim, arada çok büyük fark vardı.O zamanlar ben ticaretin adını dahi bilmiyordum.Yabancı dil dersim Fransızca idi.Fransa ’nın sadece baÅŸkentini biliyordum. SaÄŸ olsun aÄŸabeyimin durumu da hiç iç açıcı deÄŸildi. Ä°ki üç çocuÄŸu hanımı ve kendisi vardı. Evi kira dükkanı kira, Geliri o zamana göre cüzi idi.Durumların önemli yanları bu da olsa okulu iki sene sonra bıraktım.Bahane aramak çare deÄŸil.
Okulu bırakmamla beraber Zonguldak 'ı da terk etmiÅŸtim Hem de bir kaçak olarak. Zonguldak 'ğı bırakıp Karabük’e gittim.Yaşım küçüktü ama bu yola gitmeyi gerekli görmüÅŸtüm.O gün cebimde bir nüfus kağıdımla,yirmi lira param vardı.Karabük’te hiçbir tanıdığım da yoktu.Ä°lk geceyi bir otelde geçirdim.Ertesi günü bir iÅŸ aradım.Ä°lk iÅŸ olarak bir kalaycıda çırak olarak iÅŸ buldum.Pazartesi iÅŸ başı yapacaktım.Fakat boÅŸ kalmamak için geçici iÅŸ ararken bizim Gerede 'lileri buldum.Burada Kürkçüler köyünde Mahir aÄŸabey ile tanıştım.(bir zaman Gerede de tahsildarlık yapmıştı.) Sabahları gazete satıyor, öÄŸleden sonrada ayakkabı boyacılığıyla o günler de iyi kazanç yapıyordum,ama kimsesiz olarak. Yıl 1963 idi bense on dört yasındaydım.Çok zamanlar Mahir aÄŸabeyin yanında dükkanda yatıyor,bazen de Ömer dayının sabahçı kahvesinde elli kuruÅŸ ücretle hasır üstü yatıyordum.
Ve beni bir gün Karabük’te buldular.Önce Zonguldak 'a götürdüler.Oradan babam alıp Samat 'da getirdi. Gurbette çektiÄŸim silintilere göre köyüm iyi idi. Ama babamın huysuz davranışları benim tekrar Karabük ’e dönmeme sebep olmuÅŸtu.Karabük ’te gene gazete ,simit satıyor,zaman zaman da ayakkabı boyacılığı yapıyordum.Altta altım üste üstüm yoktu. Kısacası bir periÅŸandım.
Sanıyorum on beÅŸ yaÅŸlarım da idim.Zaman 1963 kasım ayı idi.Yolda gezerken, bir adam önüme gelerek önce hal hatır etti beni tanıyormuÅŸ gibi.ardından da bana çobanlık teklif etti.Köyünde otuz koyunu varmış.Onları güdecekmiÅŸim.karşılığında da dört yüz elli lira, bir kol saati ve bir takım elbise karşılığı adamla anlaÅŸtım.
Kimsenin haberi yoktu bu olaydan.Bu duruma muhtaçtım.SaÄŸ olsunlar çobanları da olsam bana kucak açmışlardı.Ve bir yıl onlarla beraber kaldım.Paramı adıma bankaya yatırıverdiler.Ama ikinci sene kardeÅŸine devredince iÅŸler deÄŸiÅŸti.Baktım olmadı,döndüm Karabük ’e.Mahir aÄŸbi gitmiÅŸti tanımadığım biri gelmiÅŸti.Bende arayıp bir kalaycı yanına çırak girdim.
Bu sıra bir buçuk seneyi geçmiÅŸti izimi kayıp ettireli.Karabük ’e dönünce Samat 'ta babama bir mektup attım beni merak etmesinler diye.Mektubumu alan rahmetli babam yanıma geldi.Beni tekrar köye götürdü.Fazla bir zaman geçmedi ki babamın huyu üzerinde gene patak kötek,Ahmet gene yolcu Karabük ’e.Burada gene bir kalaycı yanına çırak girdim.Epey çalıştım.Fakat bir futbol maçı esnasında kolumu kırınca,mecburen köye döndüm.
Ä°ÅŸte bu dönüÅŸüm, bana bir baÅŸka yöne kapı açmıştı.Zira babam beni anamı ve kardeÅŸim Ä°smail'i bir eve ayırıp kendisi öbür evdeki boÅŸ odaya çekilivermiÅŸ,bana da
--OÄŸlum başının çaresine bak, neye aklın eriyorsa öyle hareket et demiÅŸti. Bir anam küçük bir kardeÅŸimle kalakalmıştım.
Önce kocamış öküzlerimi deÄŸiÅŸtirdim.Yeni baÅŸladığım köy hayatımın getirdiklerine bir nevi amadeydim gayrı.Sanıyorum zaman 1967 yılının sonlarına doÄŸru idi. Babam köyde satıcılığa (çerçicilik) yapıyordu.Ve bizden ayrı Hasan aÄŸbimin evinin bir odasında kalıyordu.
Ä°ÅŸte bu sırada radyolardan dinlediÄŸim bazı programlar sebebiyle olacak bende ÅŸiir yaz- ma merakı baÅŸlamış,saÄŸa sola küçük ÅŸiirler yazıyordum.OkuduÄŸumda da iyi ve güzel olduÄŸunu söylüyorlardı.Bazen de bu yüzden benimle dalga bile geçiyorlardı.
Zaman bir su misali hızlı, hızlı akıyor günler gelip geçiyordu.1968 yılı kasım ayı, Ramazan ayının altısında askerlik için köyümden ayrılıyordum.Anam ihtiyar emsiz. KardeÅŸim hışır ama çok küçük.Babam hasta son yatağında.AÄŸbim giller kendi iÅŸinde gücünde.Bense burukluklar içinde askerim, Ä°ÅŸte o sene askere gidince babam birkaç gün içinde vefat eylemiÅŸ.Allah rahmet eylesin.Bense bin bir müÅŸkülat içinde vatan borcumu ifa etmiÅŸtim.Bu yirmi bir aylık zamanda en büyük desteÄŸi aÄŸbim Dursun vermiÅŸti. SaÄŸ olsun.
1970 yılının ekim ayının ilk panayır günü teskeremi almış köyüme dönmüÅŸtüm. Baktım elde yok,cepte yok,babam yok,önümüz kış mevsimi,Mübarek ramazan kapıda.
Ancak bir akÅŸam yatabildim evimde. Ertesi sabah doÄŸruca Ankara'ya çalışmaya gittim. Hemen de bir kalıbcılık iÅŸi buldum.Günün Ramazan olmasına bakmadan bir ay kadar çalıştım Kurt boÄŸazı barajının, benzin istasyonu inÅŸaatında.Ama kar yağınca iÅŸler durdu bende döndüm köyüme. Mevsim kış,her taraf bembeyaz kar idi. ÇekilmiÅŸtik kabımıza. Yavanda yesek yaÄŸlı da yesek hora geçerliydi.
Bu sıralarda dayım gil benim için köylerinde bir yer ayarlamışlar, beni kendi köylerine 'Ä°ç güveyi' gelmemi istiyorlardı.Ä°yi bir yer olduÄŸunu,Bir evin bir kızıymış birde annesi babası olduklarını söylediler. Epeyce de ısrar ettiler ama,kabul etmemiÅŸtim.
Bu kez çok geçmeden Eselerin Baki amca, beni Havullu köyüne iç güveyliÄŸi için pazarlığını bile yapmış olarak karşıma çıkmıştı.Zira aÄŸbim Hasan gitme taraflısıymış. Onlarda anamı kardeÅŸimi,yani benden baÅŸkalarını ayarlamışlar kabul ettirmiÅŸler,Hepsi bana yüklenince,18 mart 1971 perÅŸembe akÅŸamı Maalesef Havullu köyüne,beni gelin götürdü Samat komÅŸularım.
Tecelli denen ÅŸey bu olsa gerekti.Ä°radem bitmiÅŸ, ÅŸuurum yok olmuÅŸ,usum sarmıyor, kafam almıyor,içimde bezginlik,ruhum sıktıkça sıkıyor,Ferahlık aradığım ilk ÅŸey, içtiÄŸim sigaramdı.
Yapacak, yapılacak bin bir telaÅŸe içinde kalakalmıştım.Bir yanda gözleri az gören bir anam.on on iki yaÅŸlarında bir kardeÅŸ,ve gittiÄŸim köyde,altmış yaşında iki ihtiyar, bir hanım, ve kendim.Hepsi omuzlarıma binmiÅŸ ağır bir yüktü.sığınıcım Allah, ama seyircim çoktu.yardım kul olarak yoktu.Yap yalnızdım eÅŸim hariç.
Ä°ÅŸte,dünü hiç meyletmedim,örnek aldım,bugünü gayretledim azimledim kârını düÅŸün- düm.Yarını hayalledim,ümitlendim düÅŸledim.Belki de yaÅŸantımda baÅŸarılı oldum.
Yalnız bu arada yurt dışı iÅŸi için Ankara da iÅŸ ve iÅŸçi bulma kurumuna da müracaat edip yazılmıştım. Beklemesi zor olan bir dönemdi.Zira herkes giden gidene idi Avrupa ’ya. Çünkü en çok ihtiyaç duyduÄŸum bir zaman ve durumdu, durumum.
Yeni köyümde ki durumlarım hiçte iç açıcı deÄŸildi.Ama iÅŸin başındayken,her ÅŸey hem iyi hem de güzeldi.MeÄŸerse her ÅŸey hayal ürünüymüÅŸ.Öncelikle hanımımın töngemen cahil olması,diÄŸer üç kız kardeÅŸinin içten pazarlıklı olması hem manen hem de madden yoruyordu bizi.Åžunu itiraf edeyim ki evimizde karımla beraber doÄŸru dürüst aşımızı yiyemiyorduk.Bu durumun baÅŸ kahramanı kaynanam idi.Zira herkim ne söylerse söylesin,onda herkese inanan bir huyu bir zihniyet vardı.Bu yüzden çeÅŸme önünde duyduÄŸunu evde geçim bozabilecek kadarda ileri götürüyordu..
Bunun için olacak ki bir zaman sonra bizim geçim bozuldu,Ä°çi buruk,ruhu kararmış, belki de içinde bir ÅŸeylerin ümidiyle dönmüÅŸtüm köyüm Samat 'a.Arkamda gözü yaÅŸlı hanımım ve ilk yavrumuzu bırakarak.Sanıyorum bir kırk beÅŸ elli gün sonra, iÅŸ ve iÅŸci bulmadan Fransa için iÅŸ davetiyesi alınca kendime geldiÄŸimi fark etmiÅŸtim. Ä°ÅŸte bu çaba ile sarıldığım bu iÅŸi baÅŸarmış, bin bir müÅŸkülat içinde atmıştım abayı Fransa ’ya.
Ne kaldı geriye,gayret, gayret sabır, sabır,ve dahası çokça çalışmak, çalışmak.Zira düzlüÄŸe çıkacak yolun menzilinde bunları yazıyordu.BildiÄŸim kadarıyla da, görüyordum. Cenabı Mevla’ma binlerce ÅŸükür etmenin,verdiÄŸi nimetin deÄŸerini bilmenin zamanıydı.
Kırk beÅŸ elli gün ayrı kaldığım eÅŸimden yavrumdan anamın ve aÄŸbimin ısrarı üzerine, yavrumun ve hanımımın hatırı için tekrar Havullu’ ya geri dönüp oradan çantamla geldim Fransa’ya.Ä°ki tarafı da yıkmamış yıkamamıştım.Ä°ÅŸte burada çok ÅŸeylerin kazanıldığını sonradan anlamıştım.Ä°çin için seviniyorum.
Zamanla çalışarak bir çok iÅŸi baÅŸarmış,bir çok engeli aÅŸmış,Kısacası kendime güveni bulmuÅŸ,yoluma ve yaÅŸantıma revan olmuÅŸ gidiyordum.Yalnız geriye dönüp baktığımda yaÅŸ oldukça ilerlemiÅŸti.Fakat bizim Havullu tarafıyla da iyice çıkmaza girilmiÅŸti.Ä°ÅŸte bun- ları göz önüne alarak 978 de hanımımla Ankara’ya taşınmaya karar verdim. Arkamızda gidemez diyenlerin burukluÄŸu vardı aynamız da.Ama bizim azmimiz gayretimiz hasret kaldığımız, özlem duyduÄŸumuz güzel iyi bir aile,mutlu yuva olma hayaliydi. Fırsatını yakalamıştık. Gerisi bize ve bizlere yardımını esirgemeyen, istedikçe veren Cenabı Mevla’mızdı aitti. Zaman geçiyor geçtikçe de deÄŸiÅŸimler kendiliÄŸinden bir, bir önümüze çıkıyordu. Ve bir gün bu günü yaÅŸayacağımız bu mutlu günün fırsatını deÄŸer- lendirip 1980 yılında eÅŸimi üç çocuÄŸumu alıp getirdim Fransa ’ya.Kısacasıne ne demiÅŸler, “sabreden derviÅŸ, muradına ermiÅŸ”
Bugün kırk yedi yıllık evliyim.BeÅŸ çocuÄŸum var.Çocuklarım hepsini yüksek tahsilli olarak okuttum, okudular. OÄŸlum makine mühendisi. Kızlarım lise ve üniversite fakülte mezunu olan vardı. .Åžimdi ÅŸu anda beÅŸ çocuÄŸum evlendi.Bunlarda on iki torunumuz oldu.MutluluÄŸa ulaÅŸtık sayıyoruz kendimizi.Sonrası da, mutluluÄŸun daha alasını arıyoruz, daha iyi,daha huzurlu ve mutlu yaÅŸamak için.
Kırk beÅŸ yıl oldu ben Fransa ’dayım.2013 yılında Fransa’da emekli oldum.Lakin 960 yılında ayrılmıştım köyüm Samat 'tan. Åžu anda yarım asrı geçirmiÅŸ bir gurbetçiliÄŸim var yaÅŸantımda.Her ÅŸeye hayal, her ÅŸeye rüya gibi bakmak hiçte hoÅŸ deÄŸil. Zira yıllardır hasret özlemle burkulmaktayım.Son zamanlarda köyüm de bir ev yeri bulup da bir ev yapamadım.En nihayet ilçemiz Gerede de ikamet için bir mülk sahibi olunca biraz olsun ferahlamıştım.Ama içimde ki bu Samat köyü sevgisi beni burmaktaydı.Defalarca ÅŸiirle- rim de bu hasretliÄŸi özlemliÄŸi yazdım da, yazdım. Sadece onları okudukça gönlümü susturuyordum.Hayal dünyamda ki emekli olup köyüme dönüp de,yarım asırlık has- retimi özlemimi Samat 'ta dindirmekti. Ä°kincisi de türbe mevkiin de temelli istirahatımı temin etmek olacak. Gösterir yüce Mevla’m o günleri Ä°nÅŸallah. Amin.
Son derleme: 26 Åžubat 2018
|